Tarihçe

TARİH VE KÜLTÜR ŞEHRİ TİREBOLU

            Ne zaman kurulduğu bilinmeyen, kuruluşu antik dönemlere kadar inen, kale-şehir olarak gelişme gösteren Tirebolu, adını Kurucakale, Merkez ve Çürükkale etrafında oluşan “üç şehir/üç kent birliği”nden alır.

Tirebolu’nun MÖ 670’lerde Karadeniz’de koloniler teşkil etmeye başlayan Miletoslar tarafından kurulduğu rivayet edilirse de son yapılan araştırmalara göre ilk sakinlerinin MÖ 8. yüzyılda Orta Asya’dan göç eden Kimmerler ve İskitler olması ağırlık kazanmıştır. Ksenefon, başında bulunduğu Yunanlı askerlerle MÖ 400’de bölgeye geldiğinde Tirebolu’nun dağlık kesimlerinde gördüğü halkla anlaşabilmesi için tercümana ihtiyaç duyar. Bu durum da oradaki halkın Yunanlı olmadığını, İskitlerin bâkiyesi olması muhtemel olan Mossinioklar’ın Tirebolu’nun otokton/yerli halkları olduğuna işaret eder.  

Tripolis adına ilk defa Romalı Pliny’in (d. 25-ö. 79) eserinde rast gelinir. Pliny, Tirebolu Kalesi (Tripolis Castellum) ile Tripolis Çayı (Tripolis fluvius) diye anılan Harşit Çayı’ndan bahseder. Pliny’in verdiği bilgiler ile kuruluş tarihi MÖ I. yüzyıla indirgenebilir. İskender ve halefleri (MÖ 356-323), Pontus Krallığı (MÖ 298-63), Romalılar (MÖ 63-MS 395) ve Doğu Roma/Bizanslılar (395-1204) devirlerine dair yeterli bilgi bulunmaz. Roma hâkimiyeti döneminde önemli bir askerî üs ve gümüş madenlerinin taşınması için liman olarak dikkat çeker.

 Tirebolu’nun Selçuklu hâkimiyetine girdiğine dair şimdilik herhangi bir kayıt yoktur. 1204’te Trabzon’da Komnenos hanedanının kurduğu devletin önemli kıyı kentlerinden biri hâline gelir. Asillerin mücadelesi sırasında bir üs ve hükümdarların en güzel ikamet ve sayfiye yeri olarak seçmelerinden dolayı şöhret kazanır. Tirebolu, Harşit Vadisi’nden inen Çepnilerin Rumlarla yaptığı mücadeleye sahne olur ve ilk defa 1380’de Türkmenler buraya kadar gelirler. Hacı Emir Bey’in oğlu Süleyman Bey’in 1397’de Giresun’u almasıyla iki devlet arasında sınır teşkil edilir. Fâtih, Trabzon’u fethinin (1461) ardından Tirebolu’yu teslim alır. Faruk Sümer’in Tirebolu Tarihi’nde (s. 48) tespitine göre Osmanlılardan önce şehrin art bölgesi ve etrafı Çepni, Halaç, Alayuntlu, Döğer, Eymür, Üreğir gibi Türkmen boyları tarafından iskân edilmişti.

Tirebolu, Osmanlı idaresi altında bir liman şehri olarak gelişme gösterir. 1624’te Rus Kozakları tarafından yağmalanır. 18. yüzyılın ikinci yarısına doğru âyanların mücadelesine sahne olur. Tirebolu’da birçok hayır eserler bırakan ve şehrin gelişmesine katkı sağlayan âyan aileler Kelalioğulları ile Kâhyaoğulları arasında Tirebolu’nun kontrolü için yoğun bir mücadele cereyan eder. Kelalioğlu Ali Ağa (ö. 1823) ile Kâhyaoğlu Mehmed Emin Ağa (ö. 1849) bu mücadelede âdeta efsaneleşmiş iki şahsiyet olurlar.

I.Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında Tirebolu’da önemli olaylar yaşanır. Tirebolu, işgale uğramamasına rağmen Rusların Harşit Çayı’na kadar ilerlemesi kasabada büyük bir endişeye yol açar, cepheye yakınlığı sebebiyle halk zorunlu göçe tabi tutulur; yoğun Rus bombardımanından büyük hasar görür. Rusların bu saldırısı Tireboluluları yıldırmaz. Geriye harap olmuş ama “gazilik şerefini” kazanmış bir Tirebolu kalır. Rusların 12 Şubat 1918’den itibaren çekilmesinden sonra yörede Pontus devletini kurmaya yönelik hareketler, Rum ve Ermeni çetelerinin ayrılıkçı faaliyetleri ve bunlara karşı direniş başlar. Trabzon Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti’nin 23 Şubat 1919’daki kongresine Tirebolu’dan da temsilci katılır.

İzmir’in Yunanlılar tarafından işgali üzerine 19 Mayıs 1919’da düzenledikleri mitingle işgali protesto ederler. 22 Mart 1920’de Ankara’da Heyet-i Temsiliye’ye Tirebolu Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti adına çekilen telgrafla Kuvâ-yı Milliye’nin yanında yer aldıklarını teyit ederler. Bu telgraf Mustafa Kemal Paşa’nın teşekkür telgrafı ile karşılık bulur.

Millî Mücadelede Giresun Askerlik Şubesi Başkanı Tirebolulu Hüseyin Avni Alparslan Bey, Müftü Küçükzâde Ahmed Necmeddin Efendi, Müdafaa-i Hukûk Cemiyeti Reisi Domaçoğlu Hasan Ağa, üye Kadıibrahimefendizâde Halil Hayri Efendi, Tekâlifi Milliye Komisyonu üyesi Hacızâde Tahir Efendi, Kuvâ-yı Milliye Reisi Naibzâde Osman Efendi, Trabzon Kongresi delegesi Nakibzâde Mehmed Tahir Efendi, Erzurum Kongresi delegesi Seyyidkaptanzâde Yusuf Ziya Efendi, Giresun Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyeti kurucu üyeleri Hacıeminzâde Mehmed Arif Efendi, Hacıeminzâde Emin Salim Efendi, Zaimzâde Salih Efendi, Hacıibrahimzâde Mahmud Efendi gibi şahsiyetler önemli rol oynarlar. Tirebolu halkı da bu mücadelede özveri ile Ankara hükümetinin yanında Millî Ordu’da, 42, 44 ve 47. alaylarda gönüllü olarak düşmana karşı dururlar. İstiklâl Savaşı’nda resmi rakamlara göre 248 şehit verilir.  

19. yüzyıla kadar bu kesimde kasaba/şehir statüsünde bir başka yerleşim yeri bulunmuyordu. 4 Aralık 1920 tarihli kanunla teşkil edilen Giresun müstakil sancağının Görele ile birlikte kazası oldu. Daha önce Tirebolu’ya bağlı birer köy/nahiye statüsünde olan Espiye 1957’de, Yağlıdere 1988’de, Güce ve Doğankent 1990’da ilçe haline geldi.

 

Ayhan Yüksel-Tarihçi Yazar

Tirebolu Belediyesi

Tirebolu Belediyesi'ne ait kurumsal bilgilerin, güncel haber, duyuru, galeri, video, proje, çalışmalar ve etkinliklerin yer aldığı kurumsal web sitesi.

Tirebolu Belediyesi

Çarşı Mah. Gazipaşa Cad. No: 198
Tirebolu / Giresun

Belediye Yazılımı: VAV Prodüksiyon © Tüm Hakları Saklıdır.